Fatiha suresinde Allahi Rahman ve Rahim olarak bilen, Din gününe iman eden, yalniz Ona kulluk eden ve yalniz Ondan yardim dileyen bu müslümanlar zaten dosdogru bir yoldadir. Rabbimiz dosdogru bir yolda olan bu müslümanlara Bizi dosdogru yola ilet duasini tavsiye etmesinin geregi ve hikmeti ise bizlere dogru yolun ve müslümanligin bir sürec oldugunu beyan etmesi icindir. Dogru yol ve müslümanlik, bizler icin son nefesimize kadar devam edecek ve devam etmesi gereken bir sürectir. Bu sürecin Allaha ve ahiret gününe imanla baslayan ilk asamasindan, tagutu inkar etmekle devam eden ve alemlerin Rabbi olan Allahi hayatin en kücük detayinda dahi birleyen noktalarina kadar uzanan ve Ya Rabbi bilerek sirk kosmaktan Sana siginirim, bilmediklerimi bagisla buyuran Resulullah s.a.v.in bile güc yetiremeyecegi üst asamalari vardir.
Bizler bu sürecin icinde yasiyor ve son nefesimize kadar tekrar edecegimiz Bizi dosdogru yola ilet duasiyla her gün yeni bir üst asamaya gelme gayretinde bulunuyoruz. Iste bizler bu asamalari yasarken dikkat etmemiz gereken husus, dogru yolun ilk asamalari yasayan kardeslerimizin müslümanligini, bulundugumuz asamaya göre tanimlamamak ve bulundugumuz asamaya göre yargilamamaktir. Soruyoruz sizlere Resulullah s.a.v. kendi müslümanligina göre bizim müslümanligimizi tanimlayip-yargilasaydi, aramizda kac kisi ayakta kalabilirdi
Bildikleri tevhidi gercekliklerden hareketle herkesi yargilayabilen kardeslerimiz, henüz bu gerceklikleri bilmeyen ancak gelebildikleri noktadan görebildikleri Islami anlayabildikleri kadar yasayan insanlarin Rabbimiz nezdinde müslümanlardan olabilecegi gercekligini gözardi etmeyeceklerdir. Cünkü Islami mükellefiyetlerimiz teblige muhtac ve teblige muhtac olmayan mükellefiyetler olmak üzere ikiye ayrilir. Teblige muhtac mükellefiyetler konusunda henüz tebligle karsilasmamis veya bu tebligi henüz anlamamis kimseleri Rabbimiz o konularda mükellef tutmayacagi gibi, bizlerin de o insanlari yerine getiremedikleri o mükellefiyetlere göre yargilamamamiz gerekir.