1932 yilinda Zürihteki Psikoloji Kulübünde Kundalini Yoga üzerine verilen bu seminerler, Bati kültürünün Dogu kültürüne bakisi konusunda bir dönüm noktasi olarak görülür. Avrupa-merkezciligin zirve dönemini yasadigi bir devirde Jung, cogu entelektüel cevrede geri ve hatta ilkel görülen Dogu düsüncesini psikolojik acilardan anlamaya ve ic tecrübedeki simgesel dönüsümleri kavramaya calisir. Kundalini Yoga, yüksek bir bilincin gelisim asamalari icin bir modeldir. Jung da buradaki simgeleri bireylesme süreci dahilinde yorumlar.