Giyimimiz, hayata, olaylara karsi durusumuz, ses tonumuz, hitabet seklimiz, beden dilimiz, sectigimiz kelimeler, masa adabi, yemek yeme seklimiz, hatta hangi yemegi siparis ettigimiz, kurumsal durusumuz, kartvizitimizi nasil sundugumuz, zamani nasil yönettigimiz, ast-üst iliskisi, makam odasi yönetimi, hediye secimi ve takdimi, kisacasi toplumsal iliskilerde kullandigimiz iletisim kaynaklarindaki incelikler, profesyonel basari söz konusu oldugunda egitimin ve deneyimin de önüne gecen önemli bir etkendir. Ayni sekilde ikili iliskilerimizde de bu kurallarin gücüne sahip olmak bizi daha basarili bir iletisimci yapar ve birlikte yasamanin, iliski sürdürmenin, iletisimi anlamanin ve yorumlamanin erdemini bilen herkese istedigi kapiyi acabilecegi sihirli bir anahtar görevi görür.
Cagimizda bilgiye sahip olmaktan daha cok sahip oldugumuz bilgiyi nasil sundugumuz önem tasiyor. Ve yapilan arastirmalar gösteriyor ki, bu kurallarin farkindaligina sahip olmadigimizda mükemmel oldugumuz konularda bile basarisiz olmamiz mümkün olabiliyor.