Huzur, sükunet, nezaket, sükran ve samimiyet dolu bir dünyada yasamayi seciyorum.
Yarginin olmadigi, kutuplulugun olmadigi bir dünyada insanlarin gözlerinde daha parlak isigi görmek, istedigim en büyük hediye.
Bu bir ütopya mi sizce
O halde ben ütopyayi seciyorum ve ütopyada yasamanin imkansiz oldugunu düsünenlere soruyorum.
Yarginin nesini seviyorsunuz
Kutuplulugun nesini seviyorsunuz
Borclu olmanin nesini seviyorsunuz
Kutupluluk en büyük yargidir. Hic yargi olmadiginda huzur, süknet, nezaket, sükran ve samimiyetin oldugu alanin kapilari acilir.
Daha iyisine yol almak icin. Hicbir seyin dörtdörtlük olmayacagi söylendi, bizlerde inandik. Ve hatta her sey dörtdörtlük oldugunda bir aksilik cikacagindan korkup, aksiligi yaratir olduk.
Oysa bu büyük bir Yalan
Her yerden prangalarla sikistirilmis bir durumdayiz. Bu prangadan kurtulmamiz her an, her dakika muazzam bir farkindalik gerektirir.
Bu kutupluluktan, bu ironiden cikmaya gönüllü müsünüz
Az secilen bu yolu secmeye gönüllü müsünüz
Hayatinizdaki her seyi kendinizin yarattiginizin farkinda oldugunuzda ve tüm bunlari kucakladiginizda, her seyi degistirirsiniz.
Degisimi yaratanlar, dünyayi degistiriyorlar.
Evet mi
O halde kitabin sayfalarini cevirmeye baslayabilirsiniz