En önemli zihinsel yetenegimiz var olmayani hayal etme kabiliyetidir. Bu yetenegi bir ön kabul olarak alir ve hic üzerine düsünmeyiz, oysa yasamlarimizi tanimlayan sey yaraticiligimizdir. Radyodaki pop sarkilari, cebinizdeki elektronik cihaz, duvardaki sanat eseri, penceredeki klima, ecza dolabindaki ilac, üzerinde oturdugunuz koltuk ve elinizdeki kitap.
Insanin hayal gücünün acik öncülleri yoktur. Insan korteksinde genislemis bir yaraticilik modülü ya da diger primatlarda bariz olan bir proto-yaratici itki yoktur. Maymunlar resim yapmaz, sempanzeler siir yazmaz; sorun cözebilecegi yönünde herhangi bir isaret veren hayvanlarin sayisi cok azdir. Baska bir deyisle, yaraticiligin dogusu diger icgörüler gibi olmustur, yani kaynagi belirsizdir.
Neden bazi sehirler icat veya sanat merkezidir Sinifta hangi tür teknikler cocuklarin yaraticiligini artirir Internet hayal gücümüzü besler mi, köreltir mi Görünüste alakasiz etkenlerin örnegin duvarin renginin ya da bir isyerinde tuvaletin konumunun yaratici üretim üzerinde carpici bir etkisi var midir Hayal Gücünde bütün bu sorularin yanitlari araniyor.
Yaraticilik öbür dünyaya ait bir sey ya da sanatcilara, mucitlere ve diger yaratici tiplere özgü bir sürec olarak görülmemelidir. Neticede, insan zihni, isleyis sisteminin ayrilmaz bir parcasi olan yaratici bir itkiye sahiptir. Beyin her saniye otomatik olarak yeni cagrisimlar kurar, sürekli siradan bir xi beklenmedik bir yye baglar. Iste bu kitap bunun nasil oldugunu ele aliyor; nasil hayal ettigimizin hikayesi anlatiyor.