Maurice Merleau-Pontynin 1908-1991 eserlerinde diger ekzistans düsünürlerinin aksine, bilime ve klasik felsefe problemlerine karsi bir kayitsizlik göze carpmaz. Onun fenomenolojik metodu secip uygulamis olmasinda ve E. Husserlin son devir görüslerini büyük ölcüde benimseyisinde, bilimleri yeniden temellendirmek istemesinin rolü büyüktür. Bunun icin de bilgi felsefesinin eski kavramlari lüzumsuz görülmemis, yeni bir tenkide tabi tutulmuslardir. Düsünürün eserlerinde islenmis olan ana problem, 19. asrin sonu, 20. asrin baslarinda büyük bir gelisme kaydetmis bulunan Psikoloji-Tarih-Sosyoloji gibi insan bilimlerinin insani anlamak bakimindan saplandigi cikmazlar, düstükleri celiskilerdir. Bir taraftan klasik Bati Felsefesi geleneginde son derece soyut bir bicimde islenmis olan insan fikrine bir somutluk kazandirilmaya calisilmakta, öznelligi ayri bir töz halinde görmek yerine, dis dünyaya yönelisi icerisinde belirlemeye gayret sarf edilmekte; diger taraftan ise, insana has olan bir olus tarzi, kendi kendisine yabancilastirilamayacak bir tarzda degerlendirilerek akilsallik yeni bir bilinc-beden iliskisi icinde ele alinmaktadir. Algi faaliyeti, insanin dis dünyaya yönelisinin en belirgin zeminidir. O halde bu zemin, yukarida ifade ettigimiz ana problemlerin cözümünde bir anahtar vazifesi görecektir. Buna göre, klasik anlayislara nazaran, bu algi nasil ele alinmakta, dis nesnenin özne tarafindan insasi nasil gerceklesmektedir Öznelligin temeli olan bilinc, bu yeni algi anlayisi acisindan nasil belirlenmektedir Insana has olan faaliyetlerin gözleme elverisli en önemli cephesi olan davranislar, bu tip bir anlayista nasil degerlendirilecektir Elinizdeki bu kitapta, bu ve benzeri sorular cevaplandirilmaktadir. Maurice Merleau-Pontyi daha yakindan tanimak isteyen okurlara yardimci olacak sekilde terminolojisi, problematikleri ve felsefe tarihi icindeki yeri de irdelenmektedir.