Beyaz yalan dostu bir cagda yasiyoruz. Digerlerini aldatmak bir nevi bos zaman faaliyetine dönüsmüs durumda. Su konuda ikilemdeyiz Bir yandan kendi yalanlarimiza bahane bulurken diger yandan yalanciligin bu kadar yaygin olmasi karsisinda dehsete düsüyoruz. Oxford Sözlügü 2016 yilinda hakikat sonrasini post-truth yilin sözcügü secti. Oysa sözcügün kökeni eskilere uzanmakta. 2004 yilinda Amerikali arastirmaci yazar Ralph Keyes bu ifadeyi kitabinin kapagina tasiyarak, toplumlarda gittikce yayginlasan yalani ve aldatmayi, dürüstlügün deger kaybedisini derinlemesine inceledi. Iste dilimize ilk defa cevrilen bu kitap, hakikat sonrasina iliskin en kapsamli teorik yaklasimi sunuyor. Yalan ve aldatma nasil gündelik toplumsal refleksler haline geldi Birinin yalan söyledigini bile bile neden onu onaylariz Nasil oldu da kamuoyunu gerceklerden cok kanaat ve duygular belirlemeye basladi Bu hayati sorulardan yola cikan Keyes, tarih boyunca yalan söyledigimizi kabul ederken, bugün neden yalanin gecer akce olmaya basladigini sorguluyor. Toplumsal yasamimizi radikal bicimde sekillendirmeye baslayan hakikat sonrasi cagin yükselisini ve bu durumun tehlikesini gözler önüne seren kitap, ayni zamanda dürüstlügü nasil yeniden kazanabilecegimize iliskin bir yol haritasi. Zeki insanlar olarak, sucluluk duymadan pacayi kurtarabilmek icin gercegi örtbas etmeye gerekceler buluyoruz. Ben buna hakikat sonrasi diyorum.
