Insan hayatinin ayrilmaz bir parcasi olan ticaret, mesr ölcüler dahilinde üretim ve tüketim demektir. Bunun en bereketli yönü ise hic süphesiz helalinden kazanmaktir.
Yüce kitabimiz Kuran, ticarete büyük ilgi göstermistir. Ibadetlerin disinda kalan zaman dilimlerinde, Cuma namazinin ifa edilmesinden hemen sonra ve hac görevinin yerine getirilmesi sirasinda bile ticari faaliyetleri tesvik etmesi, gayet manidardir.
Bu güne kadar ekonomi ile ilgili büyük organizasyonlar olusturulmus, ekonomistler, iktisad konular üzerinde yüzlerce eser yazmislardir. Artik dünyanin dikkati ekonomik meseleler üzerinde yogunlasmis, savaslar bile ekonomi üzerinden yapilmaktadir.
Imanli isadami, sanayici ve ticaret erbabi yerin ve gögün arasinda bulunan her seyin mülkiyetinin Allaha ait olduguna inanmali, kendisine lütfedilen servetin, emanet olduguna ve bir emanetci anlayisi ile onu korumaya ve insanligin hizmetine sunmaya görevli bir memur oldugunu düsünmelidir. Islerini, üretimini, tüketimini, adalet, merhamet ve hakkaniyet ölcüsü icerisinde yapmalidir. Sadik bir tacir, emin bir insan olmak onun ayrilmaz bir özelligidir.
Biz, bu düsünce ile Müslüman isadamlarina, sanayicilerine ve ticaret ehline isik tutmak ve faydali olmak maksadiyla Islamda Ticaret Rehberi konulu calismamizi ele aldik. Calismamizi, ahirete iman eksenli bir düsünce üzerine oturtmaya özen gösterdik. Müslüman isadami icin basarinin sadece ticarette gösterilen iyi bir kar ve tüketim performansi ile sinirli olmadigina, ahiretteki ebed saadetin de hesaba katilmasinin gerekli olduguna ve her ikisinin bir bütünlük icerisinde degerlendirilmesinin lüzumunu anlatmaya calistik.