Katip, ilk kalamarini 9 yasinda yedi ve sehir tarihinin ilk seri cinayetlerinin kapisi bundan bir saat sonra acildi. Tuhaf bir cocuktu. Prensipleri vardi ve rakamlara takikti. Ilk cinayetini bir prensip yüzünden islemisti. Bes yasinda prensip sahibi olacak kadar büyümüs, 9 yasina geldiginde cinayet isleyecek kadar yaslanmisti. Onu izleyen 9 yil icinde 4 kisiyi daha öldürecekti ki, bu da toplam 5 cinayet demekti. Cinayetlerinin sirri, manasini kimsenin cözemedigi iki kelimede sakliydi.
Metruk fabrika ilk cinayetten 15 yil sonra satildi. Apartman dikmek icin hafriyat yapan isciler, kazdiklari arazide herhangi bir insan kemigine rastlamadi. Görünmeyen bir temizlikci cinayetin izlerini siliyordu.
Ortada cinayetler vardi, seri katil vardi, ama bu cinayetlerin nedenini mahallede kimse bulamiyordu. Oysa her bir cinayetin nedeni, kücük cocugun, 5 yasindan itibaren tuttugu Prensipler Defterinde acikca yazilmisti. Ama bu, erken büyütülmüs tuhaf hattatin el yazisini kimse okuyamiyordu.
Ertugrul Özkök, mahalle kenarlarindaki bos arsalarin ürkütücü yalnizligindan, izci oymaklarindaki tuhafliklara, oradan okul siralarindaki iktidar savaslarina ve sonunda yakin bir arkadasa birakilan mektupla cözülen tuhaf olaylari, yalniz bir cocugun kati ve hüzünlü diliyle anlatiyor.
Yazar, Tuhaf isimli kitabinda ciktigi mistik yola, Tuhaf Bir Cocugun Fevkalade Hikayesi ile devam ediyor. Dokuz yasinda seri katile dönüsen bir cocugun basit ama karanlik dünyasini aydinlatmaya calisiyor. Hayat denilen yolculugun istikametini tersine cevirip, hayatin degil, ölümün nerede bittigini bulmaya calisiyor. Ve ilk kitabinda oldugu gibi burada da bizi ayni soruyla yüzlestiriyor Tuhaf olan kimdir Biz mi, yoksa öteki mi...