Gece treniyle yolculuk yapiyordum. Yatakli vagonda zayif, yaslica, kibar tavirli bir yol arkadasim vardi. Kendimi takdim ettim. Adam da kendisini tanitti, felsefe doktoru oldugunu söyledi. Ismi aklimda kalmadi. Yatmak icin yukari tirmandim. Yukaridaki yatak benimdi.
Dedim ki
Sayin doktor, meseleyi simdi söyleyeyim de sonunda bir tatsizlik olmasin. Ben, gece biraz horlarim. Eger siz hafifce bir islik calarsaniz ben derhal uyanir, öte tarafa dönerim ve horlamam da gecer.
O
Zarari yok, merak etmeyin dedi.
Her zaman oldugu gibi yatakli vagonda cok güzel uyudum ve inecegim yere yarim saat kala uyandim. Yatagimdan indigim zaman yol arkadasimin cikmis oldugunu gördüm. Yatagi bombostu. Giyindim ve koridora ciktim. Orada da yoktu.
Yatakli vagon memurunu gördüm. Ona sordum
Acaba alt tarafimda yatan bey nerede kaldi
Memur
Ha, o mu dedi. Onun pek akli basinda olmasa gerek. Sabaha kadar islik calarak yatakli vagonda kimseyi uyutmadi. Bunun icin yolda onu trenden indirdik
Neseli Öyküler, mizahi, olmasi gereken cizgide sunuyor... Keyifle, neseyle, hatta yer yer derin derin düsünerek okuyacaginiz öyküleriyle, mizahta citayi olmasi gereken yere koyuyor. Hayatin sevimli ve sevgili bir parcasi olarak mizahin, asla hakarete, yalana, kaba söze, kandirmacaya basvurmadan da yapilabilecegini örnekleriyle gösteriyor.