Cemil Eren, tuvallerine imzasini atmasa da, yapitlarina damgasini vurmus olan o üstün yetenekli sanatcilardan biridir. Bir tablosuna bakar bakmaz, Bu bir Cemil Eren tablosudur,
O beyazin isigin solgun düslerin, ince degisimlerle sürüp giden cesitlemelerin ressamidir. Sevecen, hic kimseye kapisini kaptamayan, saglam ve genis dostluk cemberleri yaratmasini bilen, yarattigi her seye cömert ruhundan can katan, bütün insanlara sevgiyle yaklasan yüregine karsin, ic dünyasinda hep yalniz yasamis olan bu insan, disari acilan gercek ic kapilarini tuvallerine yansitmistir. Resimleri gibi, gercekte ancak iyice asinasi oldugunuz zaman keyfine varabilirsiniz onun.
Peki ama, Merzifonun kenar mahallerinden birinde, kalabalik ve yoksul bir ailenin cocugu olarak dünyaya gelen bu insanin yaratici kimligi, hangi yasam serüveninin sonucu olarak, hangi evrelerden gecerek, ne gibi ic ve dis etkilerle yogrularak bugün yapitlari hayranlikta izlenen bir üstün sanatci olgunluguna ulasabilmistir
Bu sorulara belki ancak siz bir yanit verebilirsiniz. Benim aradigim yanitsa, onun bir serüven romani kadar hareketli, merak uyandiran, degisken, zaman zaman ruhsal cözümlemeler gerektiren yasamöyküsünde gizlidir.